BEDRİ Tezgit – İzzet Geyve- Küçük Muharrir takma adlarını da kullanan Babası Kastamonulu Mehmet Necati Gönül vaizlik ve müftülük görevi yapmış Daha sonra da Sarıyer müftülüğünden emekli olmuştur.. Annesi Fatma Bedriye Hanım Geyveli Müderris Hafız İbrahim Hakkı Efendi’nin kızıymış ve mide humması hastası olup Fatih yangınında yaşadıkları konak da yanınca, zayıf bünyesi bu ağır şoku kaldıramamış Behçet Necatigil 2 yaşındayken, yaşamını yitirdi ve hayatın zorlu yükü omuzlarına kaldı. 1896-1918 yıllarında Bir süre ona Karagümrük’te anneannesi bakmış sonrasın da ise; Beşiktaş’ta bir saray memurunun kızı olan Saime Hanım’la evlenmesiyle yaşamı anneannesiyle babasının evi arasında geçirmeye başlamıştır.
Babasının bu evlilikten iki kızı dünya ya gelmiştir. Sabahat ve Fahamet . Behçet Necatigil ilkokula başlayacağı yıl, anneannesinin de hastalanması üzerine, Kara gümrük’ten Beşiktaş’a, babasının yanına geri dönmüş ve 1923 yıllarında Beşiktaş Çevri Usta Okulu’na başlamıştır. Babasının Singer dikiş makineleri firmasında müfettiş olarak işe başlaması üzerine ailesiyle birlikte Kastamonu’ya taşınmış ve Son sınıfı Kastamonu Muallim Tatbikat Mektebi’nde okumuş olup 1927 yıllarında mezun olarak Kastamonu Lisesi’nde orta öğrenimine başlamıştır.
Ancak, yıllar önce yetersiz beslenme ve bakımsızlık nedeniyle başlamış olan hastalığı “adenit tüberküloz” yani; Lenf düğümlerinin ya da bezlerinin iltihabi hastalığı olarak bilinse de Lenf düğümleri bedende çeşitli yerlerde en sık boyundakiler, koltuk altındakiler ve kasık takiler enfekte olması yüzünden öğrenimine ara vermek zorunda kaldı. Aile yeniden İstanbul’a taşındı. İstanbul’da ameliyatlar ve elektrik tedavileriyle geçen uzunca bir süreden sonra öğrenimine 1931 yıllarında Kabataş Lisesi’nde orta ikinci sınıftan yeniden başlayan ve 1936’da okulun edebiyat bölümünden birincilikle mezun olan Şair;
Edebiyata olan ilgisi Kastamonu’da ortaokul yıllarına dayanır. Çünkü; Şair Zeki Ömer Defne edebiyat öğretmeniydi, onu hep yazması için o destekledi. Defterine 23 Ocak 1930 günü: “Yarının iyi bir kalemine sahipsin. Boş durma, oku!” diye yazmış. Ve Necatigil; ortaokul yıllarında dergi çıkarmaya başlamıştı. Kendi ifadesiyle “17 Ekim 1927’den itibaren eskilerin eser-i cedid dedikleri kâğıtları ‘El-Marifet’ matbaası adını verdiği hususi matbaasında yani kendi el yazısıyla doldurarak hazırladığı Küçük Muharrir adındaki bu dergiyi 14. sayısıyla birlikte birinci cildini kapamış ve iki yıllık bir tatilden sonra 20 Haziran 1932 yıllarından itibaren ikinci cildine başlayarak 12 sayı daha çıkmıştır.”. Bugüne kadar saklanmış olan bu dergilerin okuyucuları arkadaşları ve akrabalarıydı.
Aynı yıllarda, Akşam gazetesinin haftalık Çocuk Dünyası sayfasına “Küçük Muharrir” imzasıyla şiirler fıkralar, hikayecikler yazdı. 1931-1933 yılları arasında sürdürdüğü bu çalışmalarının karşılığında, yıllar sonra bir röportajda dediğine göre dergi yönetiminden telif ücreti de aldı, telif ücreti yerine çikolata ve bonbon da…
Necatigil Kabataş Lisesi’ni bitirip Yüksek Öğretmen Okulu Türk Dili ve Edebiyatı Bölümü’ne devam etti. Bu arada Alman Filolojisi’ndeki bazı derslere konuk öğrenci olarak katıldı ve ilk ders yılı sonunda “Deutscher Akademischer Austauschdienst” kuruluşunun davetlisi olarak bursla Berlin’e gönderildi; 4.ay Almanya’da kalarak Berlin Üniversitesi’nin dil kurslarına katıldı. Yüksek öğrenimini 1940 yılında tamamladı, okulu birincilikle bitirdi. Aynı yıl Kars Lisesi’ne edebiyat öğretmeni olarak atandı.
İklim koşullarına uyum sağlamakta güçlük çekip hastalanması üzerine 1941 yılında Zonguldak Çelikel Lisesi’ne 1943 mart ayında da İstanbul’a, Pertevniyal Lisesi’ne tayin edildi. İki ay sonra, yaz dönemine girince yedek subaylık için başvurarak Ankara’ya gitti. Temel eğitim sonrası askerlik görevini İzmir‘de levazım subayı olarak yaptı Ekim 1943 Ve kasım 1945’ te terhis olmasının ardından İstanbul’a, on beş yıl süreyle çalışacağı 1945 Aralık Yıllarında Kabataş Lisesi’ne atandı…
İlk şiir kitabı “Kapalı Çarşı” da aynı yıl yayınlandı. Yine aynı yıl, İstanbul Üniversitesi Alman Filolojisi’ne kaydını yaptırarak iki yıl süreyle, öğretmenliği ve öğrenciliği birlikte sürdürdü. İki yıl sonra, lisedeki ders saatleri arttığı için, modem Almanca sertifikası alarak Alman Filolojisi’ndeki öğrenimini yarıda bırakmak zorunda kaldı.
Zonguldak’tan İstanbul’a döndükten bir süre sonra, 1948 yılında Edebiyat Fakültesi öğrencisi olan ve o dönemde Sarıyer Ortaokulu’nda stajyer öğretmen olarak çalışan Huriye Korkut’la tanıştı. Ağustos 1949’da Necatigil’in ailesinin yaşadığı Beşiktaş, Valideçeşmesi, Dibekçi Kamil Sokağı şimdi ki adıyla Enis Akaygen Sokağı 22 numaralı evde, aile arasında kıyılan bir nikahla evlenerek yine Valideçeşmesi, Setüstü Sokak 22 numaralı kiralık eve taşındılar.
1951 yılında ilk kızları Selma dünyaya geldi. 1955 yılında, Beşiktaş Camgöz Sokağı’ndaki 22 numaralı ahşap evi satın alarak oraya taşındılar. 1957 yılında küçük kızları Ayşe doğdu. 1964 yılında yine Beşiktaş’ta, Nüzhetiye Caddesi üzerindeki Deniz Apartmanı’nın dan bir daire satın alarak oraya taşındılar. Necatigil, ölümüne dek bu apartmanın 23 numaralı dairesinde yaşadı.
Necatigil, 1960 yılında Çapa Eğitim Enstitüsü’ne tayin edildi ve 1972 yılında kendi isteğiyle emekliye ayrıldı. Emeklilik dönemini, evinde yoğun bir biçimde çalışarak geçirdi. 1979 yılının kasım ayında akciğerlerindeki rahatsızlık nedeniyle Cerrahpaşa Tıp Fakültesi Hastanesi’ne yatırıldı. Kısa bir tedavi döneminin ardından, 13 Aralık 1979 tarihinde aramızdan ayrıldı. İstanbul’da Zincirlikuyu mezarlığında yatıyor. Ölümünden sonra ailesi tarafından konulan Necatigil Şiir Ödülü, 1980’den beri veriliyor.
1960 yılında yayımlanan Edebiyatımızda İsimler Sözlüğü’nde, şiir serüvenini şöyle özetledi:
“İlk şiiri lisede öğrenciyken Ekim 1935 Yıllarında Varlık dergisinde çıkmıştı.
Şiirde kırk yılını, doğumundan ölümüne, orta halli bir vatandaşın, birey olarak başından geçecek durumları hatırlatmaya; ev-aile-yakın çevre üçgeninde, gerçek ve hayal yaşantılarını iletmeye, duyurmaya harcadı. Arada biçim yenileştirmelerinden ötürü yadırgandığı da oldu, ama genellikle, eleştirmenler, onun için, tutarlı ve özel bir dünyası olan bir şair dediler.”
Necatigil’in “Eski Sokak” şiirine konu olan Camgöz Sokağı’nın adı artık “Behçet Necatigil Sokağı”. Ölümünün ardından, 1987 yılında yakın arkadaşlarının çabaları ve basının da desteğiyle, yaklaşık on yıl yaşadığı sokağın adı Belediye tarafından “Behçet Necatigil Sokağı” olarak değiştirildi. Şehr-i İstanbul Demeği de sanatçıların evlerini belgelemek amacıyla yaptığı çalışma kapsamında, 19 Mart 2005 günü düzenlenen bir törenle Behçet Necatigil’in 1964 yılından 1979 yılında ölümüne dek yaşadığı Deniz Apartmanı’nın girişine bir plaket koydu.
Behçet Necatigil, Eski Toprak’la 1957 yıllarında Yeditepe Şiir Armağanı’nı Yaz Dönemi kitabıyla da TÜRK DİL KURUMU 1964 Yıllarında Şiir Ödülü’nü aldı..
Tam otların sarardığı zamanlar
Yere yüzükoyun uzanıyorum
Toprakta bir telâş, bir telâş
Karıncalar ötedenberi dostum.
Ellerime hanım böcekleri konuyor
Ne şeker şey onlar!
Uç böcek uç böcek diyorum
Uçuyorlar
Pan’ın teneffüsü bile
Ilık, okşamakta yüzü.
Devedikenleri, çalılık vesâire
Bir âlem bu toprakların üstü.
Tabiatla haşır neşir
Kırlarda geçen ikindi vakti.
Sakin, dinlenmiş, rahat
Bir gün daha bitti.