Bursa… Tarihi, doğası ve lezzeti ile Türkiye’de ün salmış bir şehirdir. Marmara Bölgesi’nde yer almaktadır.
Bir zamanlar kurs arkadaşlarımla araba kiralayıp Bursa’yı gezmeye gitmiştik. Uzun yolculuklarda olmazsa olmazımızdır araba kiralama. Hem konforu hem rahatlığı ile otobüslere göre daha rahattır. Arkadaşlarımla istediğimiz yerde mola verip ve fotoğraflar çekinirdik. Arkadaşlarla yapılan her etkinlik güzeldir. Biz 1 haftamızı sadece gezi için ayırırız ve her tatil planımızda görmediğimiz şehri gezeriz. Bursa’da gezerken ilgimizi çeken bir yer görürdük ve anında arabayı park edip hemen orası ile ilgili bilgiler edinirdik, çılgınca fotoğraflar çekinirdik. Bursa gerçekten denildiği kadar güzel bir şehirmiş. Yemekleri, tarihi, çarşıları ve beni benden alan Cumalıkızık Köyü ile müthiş bir yer. Anlatmak yetersiz kalır. Bursa’yı görmek o temiz oksijenini doyasıya içinize çekmeniz gerek. Camileri, Şehitlikleri, Türbeleri ile çok etkileyici…
Akşam üzeri çarşısında odun ateşinde pişmiş Türk Kahvemizi yudumlarken bir ses duyduk ve baktığımızda sesin kaynağı Mehteran Takımı olduğunu gördük. Bir anda etraf kalabalık oldu. Bilirsiniz Bursa Osmanlı Devleti’ne başkentlik yapmıştır. O zamanları unutturmamak adına sık sık böyle etkinlikler yapılıyormuş. Öyle güzeldi ki tarifi bile olmaz. Orada gururlanmıştım ve o coşkuya kapılıp kalmıştım. Birkaç gün içerisinde Bursa gezimiz tamamlandı ve eve dönmektense bir kaç saatlik uzaklıkta olan Konya şehrine gitmek için yola çıktık. Tabi Konya’ya giderken ara ara dinleniyorduk. Ankara‘da mola verdik, çaylarımızı yudumlarken ikramlık olarak Beypazarı Kurusu’nu da yemiş olduk.
Kültür gezileri kadar güzel Bir şey yok. Bir yeri bilmek tanımak orayı görmekten geçer. Neyse ki Konya’ya geldik. Mevlana Türbesi’ni ziyaret ettik, dualar ettik. Daha sonra türbe içerisinde bir alanda Hz. Muhammed (S.A.V.) Sakal-ı Şerifi vardı. Camlarla kaplı ve küçük küçük delikleri vardı. İnsanlar o deliğe burnunu yakınlaştırıp derin bir nefes alıyor ve ağlıyordu. Nedenini çok merak etmiştim. Bende arkadaşlarımla gidip o deliğe yakınlaştım ve o havayı içime çektim. Çok ilginç ama görünen sadece bir sakal var ve içerisinde bir havalandırma yok. Burnumu yakınlaştırdığımda tarifini edemeyeceğim bir koku var ve direk yüzüme üfleniyor hissi yarattı. O an gözlerimden akan yaşın farkında bile olamadım. O an anladım ki o koku Peygamber Efendimiz’in Kokusu olduğunu ve insanlar aldıkları kokunun etkisine o yüzden kapılıp ağlıyormuş, dua ediyormuş. Mevlana gezimiz böyle geçtikten sonra Selçuklu Mimarisine ait camileri gezmeye başladık. Selçuklu mimarilerinde yeşil rengine ağırlık verilmiş. Görsel olarak mermer ile değişik motiflere yer verilmiş. Mermerler oyma ve resmen yaşanmışlıkları anlatıyor.
Çok gezen mi bilir çok okuyan mı? Sorusunun açıklaması resmen yukarıda. İnsanlar bazı şeyleri teorik olarak öğrenebilir, okuyabilir ve anlayabilir. Ama görüp yaşadıktan sonra bir daha kesinlikle unutamazlar ve illa ki genel kültür açısından bilgileri daha çok artacaktır.